Doğu Akdeniz Gaz Forumu ve Türkiye

Doğu Akdeniz Gaz Forumu ve Türkiye

Gözügüzelli: Hedef Türkiye

İsrail’in Doğu Akdeniz’de çıkardığı gazı İtalya’ya kadar taşıyacak olan East-Med doğal gaz boru hattı projesini gerçekleştirmek isteyen devletler, Doğu Akdeniz Gaz Forumu adı altında birleşti. Mısır Petrol ve Madencilik Bakanlığının yaptığı açıklamaya göre, Akdeniz'de 7 ülke Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun kurulması için anlaşmaya vardı. Doğu Akdeniz Gaz Forumu bünyesinde Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin ve Mısır yer alıyor.
Türkiye ve KKTC’nin haklarını ihlal ederek Akdeniz’in doğusundaki gazı Avrupa’ya taşımak isteyen Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nu THM Haber’e değerlendiren Akdeniz Üniversitesi Devletler Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı ve Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi DEHUKAM Başkanı Yrd.Doç.Dr. Emete Gözügüzelli, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgede güçlü bir aktör olduğunun altını çizerek “Türkiye’nin bu pozisyonunu herhangi bir ittifaklaşma ortadan kaldıramaz” açıklamasında bulundu.

"Türkiye'ye karşı gerçekleştirilen bir hamle"


Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun temelde Türkiye’ye karşı gerçekleştirilen bir hamle olduğunu belirten Gözügüzelli, "Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Enerji Bakanı’nın yapmış olduğu açıklamalar da zaten bunu doğrular nitelikte. Rum Kesimi’nin Enerji Bakanı şunu söylüyor temelde, “Bu anlaşma bizi hedeflerimize daha çok yaklaştırıyor. Bu da doğal kaynaklarımızı en iyi şekilde değerlendirmekten başka bir şey değil. Bundan dolayı egemenlik haklarımızı kesintisiz olarak uygulayabilmek için bölgemizde müttefikler oluşturmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Rum Kesimi’nin Enerji Bakanı tarafından dile getirilen “Egemenlik haklarımızı kesintisiz olarak uygulayabilmek” hedefi hakkında değerlendirmede bulunan Emete Gözügüzelli, “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, tek yanlı olarak Kıbrıs Türklerinin hakkını ve Türkiye’nin kendi kıta sahanlığını ihlal etme girişimlerinde kendisini destekleyici partnerler bulma, ikili, üçlü ya da çok taraflı iş birliklerine giderek bu muhtemel durumları da sözde Avrupa’nın enerji güvenliğini sağlama adına bu hamlelerin yapıldığını iddia ederek ön planda ama arka planda esas sözde egemenlik haklarını kullanma gayesi içerisinde adımlar atmaları bize aslında bu oluşumda bir taraflılığın olduğunu gösteriyor” dedi.

"Türkiye bölgedeki gelişmelerin farkında"
Emete Gözügüzelli, Türkiye, Suriye, Lübnan, Libya gibi ülkelerin bu oluşumun içerisine davet edilmemiş ve ya davet edilmek istenmemiş olduğuna dikkat çekerek “Bu noktada Akdeniz’in sadece Güney Kıbrıs, İsrail, İtalya, Mısır ya da Ürdün’ün oluşturduğu bir merkez olmadığını belirtmek gerekiyor. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti zaten bölgede gerçekleştirilen bu gelişmelerin farkındadır. Türkiye hükümetinin özellikle son dönemlerde Akdeniz’de, Ege’de ve hatta Karadeniz’de de kendi deniz alanlarını korumakta kararlı olduğuna dair gerçekleştirdiği bir mavi vatan tatbikatı şu an söz konusudur. Bu da bize çok açık bir şekilde hangi koalisyon, hangi ittifaklaşma olursa olsun TC devletinin hem kendi haklarını hem Kıbrıs Türklerinin haklarını korumakta kararlı olduğunu bize göstermekte” ifadelerini kullandı.
Gerçekleştirilen toplantının arkasında AB ile Dünya Bankasının da bulunduğunu ifade eden Gözügüzelli, “AB’nin özellikle de hali hazırda devam eden kendi enerji güvenliğini sağlamak adına, bölgede temiz yeşil alanları belirlenmeden, belirlenmiş gibi hamleler yaparak bölgeyi kastetme girişimi aslında bir anlamda Avrupa Birliğinin de ortaya koyduğu bir tavırdır. Tabi bunlar ve ortaya koydukları haritalar ve ya bu planların Türkiye’de hayat geçirilmesi çok mümkün değildir” dedi.

"Türkiye, bölgede çok güçlü bir aktör"


Gözügüzelli, Türkiye Cumhuriyeti devletinin enerji merkezli olma konusunda bölgede kendisini ispat etmiş en güvenli ülke olduğunu belirterek, “Sondaj faaliyetleri ve Akdeniz’deki araştırmalarla da Türkiye devleti aslında bölgede çok güçlü bir aktör olarak varlığını şu an ispat etmektedir. Dolayısıyla henüz veriler ortaya konmadı. Kimin ne kadar kaynağa sahip olduğu da henüz net değil. Lübnan keşiflere devam ediyor. Suriye’de henüz deniz alanında bir araştırma yapılmadı. Türkiye kendi kaynaklarını araştırmaya başladı. KKTC ‘nin de yeni yıldan sonra önümüzdeki 2-3 ay içerisinde mutlaka sondaj girişimleri başlatılacağını düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgede güçlü bir aktör olduğunun altını çizen Gözügüzelli, “Türkiye’nin bu pozisyonunu herhangi bir ittifaklaşma ortadan kaldıramaz. Çünkü donanması, ekonomisiyle ve güçlü bir dış politikasıyla TC devleti artık kukla bir devlet konumundan çok daha güçlü bir konumda kendisini uluslararası alanda göstermektedir” açıklamasında bulundu.

THM HABER