Ahladiyalı Ayşe, Karakavaklı Yusuf, Şehidoğlu Şevki

Ahladiyalı Ayşe, Karakavaklı Yusuf, Şehidoğlu Şevki

Zafer Özkaynak'tan Göçmen Öyküleri


Benim adım Ayşe...
Ahladiya'lı Ayşe...
Bir öğlen vaktinde komitacilar bastı köyümüzü.
Kör bir kurşunla vuruldum karnımdam.
Öldü diye bırakıp gitmişler beni.
Çok canım yandı,
Nice vakit sonra bir çoban bulmuş beni.
Yaralarımı sarmış ama nafile hiç iyi olmadım.
Hep aktı durdu yaram.
Genç yaşımda soldum, öldüm.

Benim adım Yusuf, Karakavak'lı küçük Yusuf
Bir Rumun yanında çoban idim.
Çoban mübadele günü beni kaçırdı, bir ağaç kovuğuna sakladı.
Nice sonra buldu beni köylü.
Oralarda bir başıma kalmaktan son anda kurtuldum
Belki de şimdi adım Yorgo olacaktı...

Benim adım Şevki.
Babam Çanakkale'de şehit düşmüş.
Ben sonra doğmuşum,
Baba kokusu nedir bilmem.
Mahşere bıraktım kavuşmayı, onun kokusunu.
Bir anam, birde ninem kalmışız.
Bir gün gâvur, komitacılar geliyor.
Sizi edecekler diye haber salmış köye.
Daha kırkım çıkmamış.
Düşmüş anamla ninem yağmurlu bir akşam vakti yollara.
Bırak demişler cocuğu korkularından köylü.
Kıyamamış anam yetimine.
Varmışlar gece vakti Merice.
Geçit vermemiş Mericin azgın suyu
Dönmüşler en yakındaki bir köye
Sığınmış bütün insanlar bir Camiiye
Komşu bir şey yapmayız demiş üstelik
Gece dökmüşler gazı, yakmışlar camiyii
Önce bohçayı atmışlar camdan,
Sonra canlarını zor kurtarmışlar.
Bohçada altınları varmış, bulamamışlar.
O hengame de
Anam da gitti altınlarım diye diye
Hastalanmış, sonra da bu yakada,
26 yaşında ölmüş.

Zafer Özkaynak