Atalarının İzinde Samsunlu Bir Kız

Atalarının İzinde Samsunlu Bir Kız

"Desponia" derler bir Samsunlu torunu...



2014 Yılında sıradan bir günü yaşarken telefonum çalıyor, arayan kişi çok sevdiğim ve saygı duyduğum mübadele konulu kitaplar yazan, kendini mübadeleye adamış değerli kardeşim Akın Üner, o benim bir mübadil olmadığım halde mübadele konusuna ilgi duyduğumu küçük çaplı araştırma yaptığımı ve öykü derlediği mi biliyor, abi birkaç gün sonra mübadele kongremiz var Yunanistan dan bir çift gelecek onları hava alanından alıp kongrenin yapılacağı D.S.İ deki kongre salonuna getirebilirmisin? diye soruyor.

Cevabımı kesinlikle biliyor ama mübadiller Avrupalı ya, o görevi rica yoluyla bana böyle veriyor, tabi ki bu isteği severek kabul ediyorum. Bana bildirilen saatte hava alanına gidiyorum, beklediğim uçak inmiş yolcular yavaş yavaş bavullarıyla birlikte dışarı çıkıyorlar, önceden facebooktaki sayfasına girerek gördüğüm Despoina hanımı hemen tanıyorum yanında eşi Yorgos var, onlara el sallıyorum gülerek yanıma doğru geliyorlar, ellerimi tokalaşmak için uzattığımda bir kız kardeşim daha olduğu hissine kapılıyorum hemen, çükü Despoina son derece samimi güleryüzlü, ve Türkçeyi inanılmayacak derecede güzel konuşabilen biri...

Hiç vakit kaybetmeden arabamıza biniyoruz, şehirde kalacakları otel rezerve edilmiş, yorgunlardır diye hiç oyalanmadan kalacakları otele bırakıyorum, mübadele kongresi bir sonraki gün başlayacağından akşam saatleri boş, eğer arzu ederseniz biraz dinlenin ben sizi biraz gezdireyim diyorum, tamam diyorlar tebessümle.

Havanın kararmaya yüz tuttuğu saatlerde onları alıp gezdirmek için kaldıkları otele gidiyorum, resepsiyonda kilerin odalarını aramalarından kısa süre sonra aşağı iniyorlar. Despoina ile henüz tam tanışamadığımız için sorularım üst üste geliyor, meğer yıllardır İstanbul da ki bir Rum okulunda sınıf öğretmenliği yapıyormuş. Mübadele kongresine konuşmacı olarak davet edildiğinde hiç düşünmeden evet demiş çünkü o bir Samsunlu kendini doğduğu günden itibaren bir Samsunlu olarak hissetmiş büyüklerinden yıllarca hiç görmediği toprakların anılarını dinlemiş, büyüklerin Samsunun neresinde yaşamışlar sorumu heyecanla cevaplıyor.

Baba tarafından Kavak ilçemizin Karadağ köyünden olduğunu söylerken gururlanıyordu belli ki Karadağlı olmak bir ayrıcalıktı onlar için, hiç gitmediğim halde Üçhanlar ve Karadağ köyünü ismen biliyordum mübadillerin yerleştirildiği köyler olduğu için adı sık sık geçen yerlerdi, Despoina anne tarafının köylerinin adını söylediğinde çokta şaşırarak o köylerin adını hiç duymadığımı söyledim. Karainek ve Eğriyüz isimli köyleri benim gibi meraklı biri bilmeyecekti de kim bilecekti? 

Soğuk sayılabilecek bir gecede kalın giysilerimizle Samsun'un az sayıda kalan tarihi mekanlarını gezmeye başladık, Cumhuriyet meydanındaki parktan başlayarak Saathane meydanı civarına doğru yürümeye başladık, yol üzerindeki Mıntıka oteli, Nemlizade tiyatrosu, Atina bankası, ve bankanın karşısındaki caddede bulunan Alman konsolosluğunu inceleyerek saathane meydanına vardık, Büyük cami ve saat kulesinin ardından şimdilerde kuruyemişçi ve kurukahveci olarak işletilen bir zamanlar Samsunun en ünlü kurukahvecisi olan Anton Ananiya nın iki katlı tarihi binasının önünde soluklanıyoruz, binanın üst katı Osmanlı döneminde İttihat ve Terakki fırkasının binası olarak Cumhuriyet dönemindede çarşı karakolu olarak hizmet vermiş, alt katında ise uzun zaman kansızların pastırma mağazası bulunmaktaydı.

Kasaplar caddesini geçerek Mecidiyeye yani Gazi caddesine giriyoruz bu caddeye yıllarca adını veren Şüküroğlu ailesi Şükür bonmarşe adıyla Samsunlulara çok hizmet etmiş kaliteli ürünler sunmuş. Samsunlular da bu hizmetin karşılığında bu mevkiyi Şüküroğlu mahallesi olarak anmış yıllarca. Miholaki Şüküroğlunun Şükür hanı inanılmaz estetikte inşa edilmiş olmasına rağmen yıkım ekiplerinin elinden kurtulamamış, yerinde günümüzde yine aynı adı taşıyan Şükürhan var ama dümdüz kocaman göze hiç hitap etmeyen gudubet bir bina tabi ki.

Şükürhan ın karşısında bulunan İpranossian ailesine ait karadenizin en büyük kumaş mağazasının olduğu binayı da maalesef onlara gösteremiyorum Allahtan uzun zaman Kefeli ailesine ait olan Samsunun ilk Kefeli apartmanı ve yanındaki birkaç tarihi bina duruyor, bir iki saate sığdırmamız gereken göreceğimiz daha çok yer olduğundan biraz acele ederek Mecidiyenin sonunda bulunan Mıntıka Otelinin önünde duruyoruz yarın kongreden fırsat bulduğumuzda içini size göstereceğim diye otel hakkında bilgilendirmeye devam ediyorum Mantıke ailesine ait otel Osmanlı döneminde Samsunun görkemli otellerinden biri, günümüzde ise Atatürk ün Samsuna çıktığında burada konaklamasından ötürü Gazi müzesi bilgisini veriyorum,Despoina ve eşi geziden son derece memnunlar öğrenmeyi seviyor ve her anlattığımı dikkatle dinliyorlar.

Biraz sonra Samsunun en sevdiğim tarihi bölgesi olan Reji tütün ve sigara fabrikalarının olduğu yere varıyoruz, Cumhuriyet döneminde uzun zaman Askeri hastane olarak kullanılan Osmanlı dönemindeyse Samsunun en şaşalı konaklama yeri olan POLİHRON otelinin önündeyiz, şimdilerde ayakkabı satılan bir mağaza durumunda...

Reji binaları ise Bulvar alışveriş Mağazaları olmuş, Tarihi binaları gezip Polihron otelinin hemen yanından Kültür sokağa giriyoruz tarihi evlerin bulunduğu sokağı gördüklerinde çok seviniyorlar onlara hemen sokakla ilgili kısa bilgiler veriyorum, Samsunluların 1800,lerin sonları ve 1900,lerin başlarında tül ve perde ihtiyacını karşılayanlara verilen Hacebe mahallesi adının günümüzde kullanılmadığıda aktardığım bilgiler arasında.

Kültür sokağından yukarı doğru çıkarak, Despoinanın atalarının yaşadığı dönemde Kiliseler caddesi adını taşıyan günümüzdeki İstiklal caddesine varıyoruz ilk önümüze çıkan bina AYA TRİADA külliyesinin içinde bulunan CİNEKLİON koleji bina şimdilerde Sosyal bilimler lisesi, otopark olarak kullanılan bahçe kapısından içeri giriyoruz. AYA TRİADA Katedrali maalesef 1940,lı yılların başlarında yıkılmış, külliyeden geriye kalan binaların içinde papazın evi ve kız mektebi var. Kız mektebi uzun yıllar Dumlupınar ilkokulu olarak hizmet vermiş, misafirlerimi soğuk havada daha fazla yormadan otellerine bırakmak istiyorum.

Bir zamanlar Samsunun en büyük bankeri J.Borluoğluna ait konağı ve Rum tüccar kulubü iken günümüzde Şehir kulubü olarak hizmet veren tarihi yapıyı inceleyerek park civarında bulunan otele doğru yollanıyoruz, malum sabah mübadele kongresi başlayacak sabah görüşmek üzere vedalaşıyoruz.

8. Mübadele kongresi açıklanan saattte başlıyor ilgi oldukça fazla güzel organize edilmiş, Balkan ülkelerinin neredeyse tamamından konuşmacılar var, Lozan mübadilleri vakfı başkanından Tuzla mübadele derneğine kadar mübadillerin bulunduğu her yerden katılımcılar var, Mübadele kongresinde Mehmet Köseoğlu adında bir tarih öğretmeniyle tanışıyorum , mükemmel bir Anadolu çocuğu... Kavaklı ve doğup büyüğü Kavak ilçesinin yerel tarihini adeta sırtlanmış üzerine vazife edinmiş, çok çalışkan dürüst biri, kendi imkanlarını zorlayarak bir sürüde kitap çıkarmış, onunla birkaç dakika sohbetten sonra abi kardeş gibi oluyoruz. Despoina kardeşimin Kavak Karadağ kökenli olduğunu söylüyorum, verdiğim bilgiye inanamıyor tamda onun aradığı şey, kongreden arta kalan bir kaç saat içinde Despoinayı memleketine götürmek istediğimi söylüyorum, ben size büyük bir zevkle rehberlik yaparım diyor.

Kongrenin bittiği günün sonrasındaki sabah Mehmet hocam, onun üçhanlardan tanıdığı bir arkadaşı, Despoina eşi ve ben olmak üzere 5 kişi yola çıkıyoruz yaklaşık 40 dakika sonra Üçhanlardayız hanlar cumhuriyet öncesi ve sonraki dönemlerdede adını taşıdığı gibi han olarakta hizmet vermiş, tarihi doku köyün her yerinde hissediliyor yaklaşık bir saat boyunca köyü dolaşıyoruz az sonra üçhanların bağlı olduğu Despoinanın baba tarafından atalarının köyü Kardağdayız. Önümüze Karadağa hoş geldiniz tabelası çıkıyor arabadan inip hemen tabelanın önünde anı ölümsüzleştiriyor fotoğraf çektiriyoruz.Köyün içindeyiz allahtan yanımızda Mehmet hocamız var, köyle ilgili çok bilgisi var köydekilerde Despoina gibi mübadiller daha öncede birkaç kez şahit olduğum dramatik sahneye buradada şahit oluyorum:
Despoina adeta donup kalmış yüzünde onlarca yılın hüznü var, ninelerinden dinlediği hikayelerin yaşandığı köyün tam ortasında, yıllarca adını duyduğu ama gidemediği göremediği köyünde, asırlık çınar ağaçlarını görüp hızla onlara doğru koşuyor ve bir tanesine adeta yapışıp kalıyor onlar benim atalarımı biliyorlar tanıyorlar beraber yaşadılar buralarda der gibi dakikalarca sarıldığı ağacı bırakmıyor; o an hepimizin gözleri doluyor herkes ustaca bakışlarını farklı yerlere çeviriyor. Çünkü hepimiz o anda duygu seline kapılıp ağlıyoruz, bu vatan dedikleri yer nasıl bir şey bilmeye görmeye hissetmeyene nasıl anlatılır, hepimizin gözleri kıpkırmızı ve nemli bir zaman sonra köylüler çıkıyor karşımıza onlarda aynı acıları hüzünleri, duyguları yaşayan insanlar misafirimiz var dediğimizde adeta koşturuyorlar bildikleri ne varsa anlatıyorlar.

Despoinanın atalarına ve yakınlarına ait olabileceğini düşündüğümüz bir evden bahsediyorlar, Despoina o anda kanatlanıp uçuyor sanki tepeye konuşlandırılmış eve varması ancak saniyeler alıyor evin her yerni heyecanla geziyor atalarının zamanından kalma dibek taşını elleriyle sevip okşuyor,evdeki taş işçliği mükemmel... Gümüşhaneden Karadağ köyüne gelen rumlar taş işçiliğinde zirve yapmış, tarihi evin içinde taştan örme bir su deposu var deponuniçine dağdan gelen sular depolanıyor taşn su dereye akıyor su deposu bir tarafı eve diğer tarafı bahçeye su veriyor, diğer rum köylerinde olduğu gibi kilise yıkılmış taşlar, yeni yapılan binalarda veya duvarlarda kullanılmış, yaşadığımız duygu dolu saatlerin ardından dönüşe geçiyoruz.

Çakallı hanı da ziyaret ederek Samsuna geri döneceğiz, Despoina ve eşi ile birlikte akşam bir balık testoranında doyasıya sohbet ediyoruz sabah onları uğurlayacağım için üzgünüm, ama söz veriyorum onlara yaşadığınız Drama şehrine gelip mutlaka sözümü tutacağım , öyle de oluyor bir yıl bile dolmadan o güzel insanların kardeşlerimin arasındayım; mükemmel ev sahipliği ile ağırlanıyoruz, yaptıkları inanılmaz lezzetteki anadolu yemeklerinin tadı hala damağımızda. Dramayı onlarla gezmek tanımak gerçekten çok güzeldi, Dramadan ayrılırken geride kızkardeşimi bırakmanın hüznü içerisindeydim, sevindiğim bir şey vardıki yine geleceğim sözüydü, evet yine sözler tutuldu. 2016 yılında Kardeşim Despoina yine Samsun'da,ikinci gelişini ayrıca yazacağım şimdilik hoşçakalın.Y

azan- RECEP YILMAZ