Mübadelenin Bafra'ya Armağanı: Okan Çakmaklı

Mübadelenin Bafra'ya Armağanı: Okan Çakmaklı

Recep Yılmaz Yazıyor


MÜBADELENİN BAFRAYA ARMAĞANI AVUKAT OKAN ÇAKMAKLI
YAŞAM ÖYKÜSÜNÜ ANLATIYOR

Sevgili okurlar, doğduğum ve çocukluk dönemini geçirdiğim Bafra ya ait değerli şahsiyetleri yazarak özellikle günümüz gençliğine anlatmak istiyorum, nedendir bilinmez çok sevdiğimiz saydığımız değer verdiğimiz büyüklerimizi kaybettiğimizde onlar hakkında güzel şeyler yazar söyleriz, yaşarken ise bunları pek yapmayız, belki sıra dışı bir şey olacak ama bu yazımda çok şükür halen sağlığı yerinde olan ve aramızda yaşayan çok değerli bir büyüğümüzü becerebildiğim kadar anlatmaya ve sohbetini paylaşmaya çalışacağım.
İsterim ki güzel insanlar yaşarken hakkında yazılan güzel şeyleri kendileri de okusunlar , bu yazı dizisinde değerli büyüğümüz Avukat "Okan ÇAKMAKLI" ile yapılan bu sohbeti okuyacaksınız, o bir mübadil çocuğu, ve çocukluğumuzda örnek aldığımız bir insan, onun mübadil yanını da ön plana çıkarmak mübadele insanlarına bir vefa borcu diye düşünüyorum.
Ulusal kurtarıcımız ATATÜRK onlar için "Mübadiller kaybedilmiş toprakların aziz hatıralarıdır dememişmiydi"?
Bir başka güzel söz ise değerli büyüğüm Gazeteci Osman Kara,nın mübadiller için söylediği "Biz Mekke, Medine ve Kudüs’ü kutsal biliriz ama o diyarlar için döktüğümüz gözyaşı sadece oralarda bıraktığımız vatan evlatları içindir. Ama Selanik, Manastır ve Vardar Ovasını kaybettiğimiz için ağlarız. Çünkü biz Balkanları vatan biliriz" sözleri ne kadar anlamlı değil mi?
Bir mübadili anlamak ve anlatmak için onun geçmişine de atıfta bulunmak gerekir, bu nedenle yazıma Balkanlardan başlamak istiyorum.
1371 Yılında Osmanlı topraklarına katılan Drama 1912 Yılına kadar Selanik vilayetinin bir kazası olarak kalmış, 1912 yılındaki birinci balkan savaşında ise Osmanlı devletininTrablusgarptaki savaşla uğraşmasını fırsat bilen Yunanistan, Sırbistan, Karadağ ve Bulgaristan osmanlı varlığına son vermek için aralarında anlaşmıştı.
Karadağın Osmanlı devletine saldırması üzerine Balkan savaşları başlayacak, Osmanlı devleti Midye [Kıyıköy]-Enez çizgisinin batısındaki tüm topraklarını kaybedecekti. 1913 yılına gelindiğinde birinci Balkan savaşının ganimet sarhoşluğuna düşen Balkan devletleri, kazandıkları toprakları kendi aralarında pay edememesi üzerinede ikinci Balkan savaşı çıkmıştı. Birinci Balkan savaşının galiplerinden olan Bulgaristan pastadan en büyük payı kapmış, diğer Balkan ülkeleride bunun üzerine Bulgaristanla savaşa tutuşmuşlardı, bu arada Romanya,nında savaşa girmesi ortalığı iyice karıştırmış, Osmanlı devletide bundan yararlanarak, birinci Balkan harbinde kaybettiği Edirne ve Kırklareli şehirlerini geri almıştı.
İkinci Balkan savaşının yayılmasından korkan Avrupalı büyük devletlerin araya girmesiyle Bükreş anlaşması imzalanmış ve savaş sona ermiş, savaşın barışla neticelenmesi sonucu Bulgaristanla İstanbul antlaşması yapılarak Meriç nehri sınır olarak kabul edilmiş , Yunanistanla ise Atina antlaşması yapılarak İmroz ve Bozcaada hariç, başta Girit olmak üzere tüm Ege adaları ve Selanik Vilayeti resmen verilmişti.
Balkan savaşlarının patlak vermesiyle 120.000 civarında ilk göçmen kafilesi Osmanlı sınırları içinde kalan topraklara göçmüştü. Bu kafilenin içinde Avukat Okan Çakmaklı'nın aileside vardır.
Drama kasabasında huzurun bozulmasıyla yüzyıllardır yaşadıkları toprakları terkedeceklerdi, o günlerin zor şartlarına rağmen kalabalık sayılabilecek bir kafileyle İstanbula giderler, Beşiktaş semtinde 1923 yılının başlarına kadar ikamet edeceklerdir. bundan sonrasını Okan amcadan dinleyip öğreneceğiz, Bafranın deyimiyle çaylarımızı smarladık .sohbet başlıyor
------Merhaba Okan amca nasılsın?
------Çok sağol evladım, allaha şükürler olsun sağlığım iyi, sen nasılsın?
------ Çok sağ olasın iyiyim Okan amca, seni yeni nesillere anlatmak istiyorum, daha sonra kişisel konulara tekrar gireceğiz ama izin verirseniz,ata topraklarınızdan başlamak üzere geçmişinize ait sorularla sizi ve ailenizi anlatmak isterim, mümkün mü?
-------Tabiki evladım memnuniyetle, istediğin kadar sor, senin meraklı tarafını seviyorum zaten, biliyorum öğrenene kadar sorarsın.
--------Dramada büyükleriniz ne iş yaparlarmış? durumları hali vakti nasılmış?--------
Dedemin kardeşleriyle birlikte işlettiği çok büyük bir tütün mağazası ayrıcada o günün fabrikalarından biri sayılan susam yağı üreten imalathaneleri varmış, durumları çok iyiyimiş, Dramanın en zengin ve saygın ailelerinden biriymişler, Drama yakınlarındaki Pürsıçan nahiyesinin Patilyam mahallesindede çiftlikleri varmış.

--------Çakmaklı lakabınız nereden geliyor bir hikayesi varmı?
--------Oğlum sen gerçekten çok meraklı birisin benden yine bir aferin aldın, evet soyadı kanunu çıktığında bile büyüklerim "ÇAKMAKLI" olan lakabımızı kullanmış, hikayesine gelince, 1870,li yıllarda Dramaya ava gelen Bulgar avcılar tütün almak için mağazamıza gelmişler, benim büyük dedemle çok samimi olmuşlar Bulgarlardan biri o yıllarda hemen hemen hiç kimsede olmayan taşlı bir çakmak hediye etmiş, öyle ki büyük dedem çakmağını gururla taşımış her zaman, arkadaş ve dost meclislerinde çakmak öyle sükse yapmış ki büyük dedemden başlayarak tüm sülale çakmaklılar olarak anılır olmuş.
-------Büyükleriniz memleketleri hakkında neler anlatırlardı?
-------Neler anlatmazlardı ki, Dramanın her yanında bol su kaynakları varmış, suları çok lezzetliymiş, dedem suyu başşehir yapsalar drama suyun başşehri olur dermiş, geçimleri çok iyiymiş, iyi kazanıyorlar, o günün şartlarına göre çok iyi bir yaşam sürüyorlarmış, her yanı ormanlarla dolu Dramada bol bol ava çıkarlar, derelerinde balık tutarlarmış, 1912 yılında Osmanlı bayrağının indirilmesi üzerine çok canları sıkılmış, her yanlarını sahipsizlik duygusu sarmış, tüm resmi makamlar değişmiş, bunları bir türlü hazmedememişler, durumlarının iyi olması işlerini dahada zorlaştırmış, yıllarca yaşadıkları, doğup büyüdükleri, düğünlerini yaptıkları, ölülerini defnettikleri, yaşanmış tüm anıları geride bırakarak istanbul,a gitme kararı almışlar, taşıyabilecekleri ne varsa yanlarına alarak İstanbula doğru hareket edip, Beşiktaş semtine yerleşmişler.
-------İstanbulda ne yapmışlar peki, neredeyse 11 yıl kalmışlar, uzun bir zaman sayılır,-------İstanbula o yıllarda çok göç gelmiş, halk son derece huzursuz ve moralsizmiş, koskaca Osmanlı adeta can çekişiyor, sürekli cephelerden yenilgi haberleri geliyormuş, küçük çaplı tütün mamulleri satışına devam etmişler, hazırda olanları harcayarak 1923 yılına kadar gelmişler, o sıralarda bir söylenti hızla yayılmış, mübadele diye bir şey duymuşlar, tüm göçmenler çok heyecanlanmış ne olduğunu kısa zamanda öğrenmişler, 30 ocak 1923 tarihinde Lozan görüşmelerine eklenen bir protokolle, halkların değişimi anlaşması imzalanmış, karasu nehrinin Türkiye tarafında kalanlar, mübadele dışı tutulmuş, bizim memleketimizde mübadele sınırları içine alınmış, bizimkiler memleketteki topraklarını satmadıkları için tasfiye talepnamesi almaya tekrar Dramaya dönmüşler Dramadan diğer mübadillerle birlikte yola çıkmışlar, çoğunun başlıca geçim kaynağı tütün olduğu için tütünün çok yetiştirildiği Bafraya iskan edimişler.------Büyüklerinizin Bafradaki ilk günleri hakkında neler söyleyeceksiniz?
------1924 yılı mart ayının başlarında çok soğuk bir kış günü Bafraya gelmişler, 1922 yılına kadar rumların yaşadığı o zamanki adıyla Kargalı bugun ki adıyla Cumhuriyet mahallesinde bir eve yerleştirilmişler, dedem Mustafa Çakmaklı yerleştirildikleri evin balkonunda otururken Bafralıların Avrupadan kibar adamlar geldi laflarını duyarmış, dedem yakışıklı bir adamdı, daima kravatlı, traşlı ve takım elbiseli gezer başından fötör şapkasını düşürmezdi, ninem Rakibe,ninde ondan pek farkı yoktu, son derece kibar, güzel konuşan zarif biriydi, babamsa çocuklukla gençlik yılları arasında bir yaşta hem Beşiktaş semtinde hemde Dramada top oynamış, Bafradaki ikinci gününde,topunu almış futbol ayakkabılarınıda giyerek rumların Aya Marine adlı kiliselerinin bulunduğu yere gidiyor, müştemilatlarından biri sonradan Kızılırmak ilkokulu olan alan futbol oynamaya son derece elverişli, babam futbol topunu almış, kardeşi ve Hacıbaşların Sadi ile top oynuyor, Bafralıların henüz futboldan haberleri yok, onların top oynadığını gören bir Bafralı bas bas bağırıyormuş goşun la goşun Avrupadan gelüntüle dop depile, herkes koşturmuş ama çok kısa zamandada futbolu çok sevmişler, çok geçmeden amcalarım Muhlis Mahir, ve babam Mansur,la , Dr Fevzi Birerin babası Hilmi beyin açtığı bakkalda Kızılırmak spor kulubü kurulmuş ve bu alt yapıyla 1937 Yılında Bafra Türkiye şampiyonu olmuş, deyim yerindeyse Bafrada yer yer yerinden oynamış, diğer büyüklerimize gelince Bafranın yerli halkıyla sorunsuz kaynaşmışlar, giyim konusunda bizim mübadiller, Bafranın yerli halkını çok etkilemiş, Bafra o yıllarda bile podyuma dönmüş, Macide halam, Fransız moda dergilerini takip eder, Avrupalı kadınların giydiği döpiyes, tayyör ve abiye kıyafetleri Bafralı kadınlara dikerdi.
-----Babanız Mansur beyin tahsil durumu neydi, ne iş yapardı, kısaca evliliğindende bahsedebilirmisiniz, çünkü siz henüz dünyada yoksunuz.
------Babam Rüştiye mezunu, askerliğini yaptıktan sonra bafrada nüfus ve nikah memuru olarak işe başlamış, yine mübadil bir aile olan Ülkerlerin kızı Hatice ile yani benim annemle evlenmiş.-----Şimdi sıra size geldi birazda kendi yaşamınızdan bahsedelim, kaç yılında doğdunuz eğitim durumunuz ve mesleğiniz nedir,
-----1938 yılı doğumluyum, Kızılırmak ilkokulunu bitirdikten sonra, Efrem ağanın konağı olarakta bilinen binada ortaokulu bitirdim, o günlerin Bafrasında lise olmadığı için Liseyi Samsun 19 mayıs lisesinde okudum, Allah nur gölünde yatırsın okurken Şükrü amcamın evinde kaldım, lise eğitimi o zamanlarda 4 yıl sürüyordu, liseyi bitirdikten sonra sınavı kazanarak 1957 yılında Ankara hukuk fakültesine girdim, Okul yıllarımda sosyal faaliyetlerden uzak kalmadım Ankarada Talebe Cemiyeti başkanı oldum, rahmetli başbakan yardımcısı Tevfik İleri ve Zsa Zsa Gaborun 7.kocası Burhan Belge beyefendi ile tanışma şerefine nail oldum, 1958 yılında Aşık Veysel,i Samsuna getirdim, yine aynı dönemlerde Bülent Ecevit ile tanıştım, bu tanışmanın ardından Sayın Ecevit,i Turan Güneşi ve eşlerini bafrada 3 kez ağırladım, 1962 yılında hukuk fakültesini bitirdim,
------Evlilik hayatınızdanda biraz bahsedermisiniz hangi yıl evlendiniz?

------Hukuk fakültesini bitirip Bafraya ailemin yanına döndüm, 1963 yılında Aysel hanımla evlendim. bu evliliğimden Banu, Gökhan, ve Bengü isimlerinde üç çocuğum oldu, bildiğiniz gibi oğlumu erken yaşta toprağa verdim.------Allah rahmet eylesin oğlunuz Gökhan çok samimi arkadaşlarımdan biriydi, .------Peki askerliğinizi ne zaman ve nerede yaptınız?
------Evlendiğim 1963 yılında İstanbulda tankçı yedek subay olarak askerliğimi yaptım ailem başta olmak üzere, akrabalarım ve yakın çevremiz memleketime dönmemi istiyordu, hiç düşünmeden Bafraya döndüm,
-----Okurken talebe cemiyetinde görev aldığınızı ve adını az önce söylediğiniz politikacılarla tanıştığınızı söylemiştiniz, Askerlik dönüşü dernek faaliyetleriniz ve siyasi çalışmalarınız oldumu?
----- 1965 yılında Bafraya ailemin yanına döner dönmez, şehir kulubüne üye oldum, şehir kulubüne üye olmak o kadar kolay bir şey değil, önünden geçerken bile kendinize çeki düzen verdiğiniz yerlerden biri, politikayada yine bu dönemde başladım, CHP ilçe başkanı oldum, benim başkan olduğun dönem Nafız Kurt,ta Adalet partisi Bafra ilçe başkanıydı. Ben CHP ilçe başkanı olduğumda partinin başında rahmetli İnönü vardı 06. MAYIS 1972 yılındaki büyük kurultayda Sayın Ecevitin Tarafında oldum, Ecevit büyük kurultaydan galip çıktı.
----- Meslek hayatınıza nasıl başladınız, meslek hayatınızla ilgili neler anlatmak istersiniz?
1966 yılında Samsunda staja başladım, stajım bittiğinde yine Bafraya döndüm, Bafrada avukatlığın tarihi oldukça eskidir, Osmanlının son dönemlerinde, bir Ermeni, bir Rum, ikide Türk avukat varmış Bafrada, benim mesleğe başladığımda ise toplam 15 avukat olmuştuk, İşimi daima çok severek yaptım, karşılığınıda her zaman aldım, Sinop, Vezirköprü, ve Samsun merkezinden bile davalar alıyordum, meslekteki başarımda en büyük pay her zaman eski tütün tüccarlarından Turgut Aydıner,in olmuştur, bana daima örnek olup yol göstermiştir, kendisine yaşamım boyunca hep müteşekkir oldum.
------Meslek hayatınızda unutamadığınız şeyler varmı?
------Olmazmı evladım, bizlerde doktorlar gibiyiz, davalıların canları bazı davalarda bize emanet olurdu, mesleğe başladığım yıllarda idam cezası vardı ve uygulanıyordu, 3 ayrı davada ikisi kadın biri erkek olmak üzere 3 kişiyi idamdan kurtardım, mesleğim icabı hep duyarlı ve dikkatli oldum aksi takdirde her şeyini bize emanet eden insanlara hıyanet etmiş olurdum.zaman içerisinde Samsun barosunun duayenlerinden biri oldum, hep saygı gördüm.
------Bafra sizin gençlik yıllarınızda çok sosyal bir şehirdi, gazeteci Vural Dilmaç ve karikatürist Bedri koraman bu durumu sık sık dile getirenlerdendi, siz neler söyleyeceksiniz.
------Ben onların söyledikleri ve yazdıklarının tamamına katılırım, gerçekten o yılların Bafrası anlatılır gibi değil, Sosyal yaşam bütün hızıyla akıp giderdi, insanlar birbirine son derece saygılı, komşuluk ilişkileri mükemmeldi, motorlu araçların, olmadığı her tarafın ağaçlarla dolu olduğu bir şehir düşünün, evler en fazla iki katlı ve mükemmel güzellikteydi, ben işte o günlerde yaşadım gençliğimi, sosyal hayatın içinde oldum her zaman, şehir kulubünde yıllarca başkanlık yaptım,Türkiyenin dört bir yanından konuklar ağırladım,
------Sporcu bir aileden geliyorsunuz sporla ve spor kulupleriyle aranız nasıldı aktif görevler aldınızmı?
------Yaşamımda sporun her zamam önemli bir yeri oldu, aktif spor yapmasam bile yürüyüşü çok severim, şehir içlerinde hiç araba kullanmadım desem yanlış olmaz, halende bol yürüyüş yaparım, yönetici olaraksa Bafraspora 4 yıl başkanlık yaptım, bir yurt dışı gezisindeyken gıyabımda beni başkan seçmişler, döndüğümde kulup başkanıydım, severek hizmet ettim.
------Doğduğunuz günden itibaren okul ve askerlik yaşamının dışında hep Bafrada oldunuz, çoğu hemşeriniz büyük şehirlere göç ederken siz yine Bafradaydınız, hiç ayrılıp büyük şehirlere taşınmayı istemedinizmi?
------Ben Bafrayı çok sevdim Bafralı hemşerilerimde beni sevdiler, doğduğum bu şehirden ayrılmayı aklımın ucundan bile geçirmedim, dünyaya yeniden gelsem yine eskinin Bafrasında doğmak ve yaşamak isterim bu şehir beni kendine çeken br mıknatıs gibiydi daima, başka bir şehirde asla yaşayamam, Mesleğimi icra ettiğim ilk yıllarda Yargıtay başkanı Senayi Olgaç beyefendinin gel Ankara da beraber çalışalım teklifini dahi her defasında geri çevirdim.
------Bafra dan neredeyse her meslek grubundan milletvekili çıkmış , sizin Bafra da çok saygın bir yeriniz var konumunuzda vekil olmak için çok uygundu, vekillik için bir girişimiz olmadı mı?
-----Hani derler ya meslek aşkı, işte o bende ziyadesiyle var, Turan Güneş, Şevket Çizmeli, Metin Bostancıoğlu ve Özer gürbüz DSP,den milletvekili adayı olmamı çok istediler her defasında meslek aşkım üstün geldi, kabul etmedim.
------Hobileriniz varmı, kolleksiyon av, kitap okuma, müzik gibi.
------Eskiden ava çok meraklıydım, sık sık giderdim, şimdi ava karşıyım, doğru bir şey değil, helede bir hukuk insanıysanız hiç doğru değil, doğanında bir adaleti olmalı, savunmasız canlıların vurulması adil değil, bunun dışında çok kitap okudum yine okuyorum, okuduğum kitapların konusu, tarih, coğrafya, edebiyat ve felsefe üzerinedir, Türk Sanat müziğinin aşığıyım, inşallah sanat müziği sonsuza kadar nesilden nesile icra edilir, dinleyici bulur,
------Günümüzdeki milli bayramlarla sizin zamanınızdaki milli bayramları kıyaslayabilirmisiniz?
------Bizim zamanımızın en güzel kutlanan bayramı cumhuriyetin ilanının kutlanmasıydı, 29 Ekime herkes çok sıkı hazırlanırdı, okullar, esnaflar, Stk,lar, yardım kuruluşları, adeta yarış halindeydi, fener alayları düzenlenir, Gazipaşa mahallesinde 3 gün 3 gece yerel oyunlar oynanırdı, taklar şehrin önemli yerlerine kurulur, güreşler düzenlenirdi, okulların öğrencileri bayram günü geçit töreni düzenlerlerdi halkın ilgisi çok yoğun olur evler boşalırdı, 29 ekim günü Chp,de parti kutlaması bir gelenek halini almıştı, partinin önünde davul zurna çalar, o gün banada mutlaka bir konuşma yaptırırlardı, gecesinde ise şehir kulubünde o unutulmayan Cumhuriyet baloları yapılırdı, balo için haftalar öncesinden hazırlık yapılırdı, 23 nisan ve 19 mayıs bayramlarındada durum pek farklı değildi, şimdi o güzelliklerin hiç biri yok.
------Okan amca bayramlar değiştide Bafra değişmedimi, o günün Bafrasıyla günümüz Bafrası arasında ne fark var?, bu konuda neler söylemek istersin
------Bu günün bafrası ile gençliğimizin Bafrası arasında dünya kadar fark var, o güzelim çiçek bahçeli evler, güzel giyimli nazık insanlar, kibar komşular, esnafın sabah sohbetleri, şekerim, canım diye başlayan merhabalaşmalar artık yok, Bafranın bügünk kü durumu içler acısı ne yazık ki o canım Bafrayı hepimiz el birliğiyle kocaman bir köy haline getirdik, düşündükçe üzüntüm katlanıyor, yürekler acısı bu durum benim gibi yaşını almış insanları daha çok üzüyor, hep maziyi düşünerek avunuyoruz.
------Günümüz meslektaşların hakkındada söyleyeceğin şeyler vardır değilmi?
-----Bizim zamanımızda hukuk fakülteleri çok azdı, dolayısıyla çok bilgili avrupada ihtisas yapmış hocalar bizi okuturlardı, bizim hukuk öğrenimimiz, dolu dolu geçti eskilerin ifadesiyle ağdalı eğitim aldık, şimdi neredeyse yüze yakın fakülte var eğitim kalitesini varın siz düşünün bu kadar fakülteye profesörmü yeter, çok sağolsunlar Bafra adliyesinde ki hakim ve avukatlar beni sever sayarlar, sağlık durumumu sorarlar, onlarla ilişkilerimi hiç kesmedim, adliyeyi hala ziyaret ederim oradaki ilişkilerim hala çok canlı ve etkilidir, yaşadığım ve sağlığımın elverdiği sürece hep oranın nefesini teneffüs etmeye çalışacağım.
------Mesleğinizle ilgili son ilave etmek istediğiniz bir şey varmı?
------50 yılı aşkın yaptığım avukatlık mesleğinden servet sayılabilecek maddi bir birikimim olmadı ama beni seven sayan binlerce Bafralının Okan abisi, amcası yani bir büyüğü oldum, sağcısından solcusuna , küçüğünden büyüğüne kentlisinden köylüsüne herkesten saygı görüyorum buda benim en büyük zenginliğim ve yaşam kaynağım, bu yaşta bile örnek bir insan olmaya çalışıyorum, hayat bir tecrübe ve bir sonraki nesile aktarılmalı.
----Okan amca baba eviniz, bizim evimize çok yakındı, daha sonra Gazi ilkokulunun karşısına taşındınız, bizimde durumumuz hep aynı oldu her iki oturduğunuz yerdede komşuluğumuz oldu, büyüklerimi çok iyi tanıdığınızı biliyorum, onlarla ilgili aktaracağınız şeyler varmı?
------Ah evladım ah,,,, beni gece yarılarına kadar konuşturacaksın onlarla ilgili anılar iki dakikada anlatılacak şeyler değil, babaannen rahmetli hacı Gül teyze çok akıllı bir kadındı, bildiğim kadarıyla bafranın yerli kızıydı, güngörmüş bilgili bir kadındı, baban yeni kaybettiğimiz Mansur yeni doğmuş, onu nüfusa kaydettirecek, babam o zamanlar nüfus memuru, ona sormuş çocuğun adını ne koyacaksın, babaanenin kardeşinin adı Mesürmüş, Cumhuriyet döneminde isimler belli kurallar çerçevesinde nüfusa yazılıyor, mesür adının nüfusa işlenmesi mümkün değil, babam demişki bu ismin doğrusu Mansur bak benim adımda Mansur ona benim adımı vereceğiz, babaannen hiç itiraz edememiş gördünmü bak senin babanın adını benim babam vermiş işte biz o kadar yakın komşularız.
------Okan amca bunu gerçekten bilmiyordum benim için sürpriz oldu , verdiğin tüm bilgiler için şahsım ve tüm Bafralılar adına çok teşekkür ederim allah seni başımızdan Baframızdan eksik etmesin, sağlıklı günler diler ellerinden öperim.
------Bende çok teşekkür ederim, Bafralı hemşerilerime buradan saygı sevgi ve selamlarımı gönderiyorum, benim için sadece Bafra var, gözlerimi hayata yumana kadarda Bafra olacak hoşçakalın

Yazan-RECEP YILMAZ